Doğuma Hazırlık

Doğum ve anne-baba olma,  insanın hayatında birkaç kez başına gelebilecek en büyük, önemli ve güzel anılardan biridir. Doğum içgüdüsel bir durumdur, bebek de anne de ne yapacağını bilir. Annenin bedenide, doğacak olan bebekte, doğumun ne zaman başlayacağını bilir ve kendi karar vermek ister. Doğum zamanına saygı ister. İlk defa anne-baba olacak çiftler doğum ve doğum sonrası dönemle ilgili endişelere sahiptiler. Korku, kaygı, baş edememe gibi bir sürü engelleri vardır ki bu duygular doğumun sürecini tamamen etkiler. Bu duygularla baş etmek isteyen anne adayları, bir arayış içine girerler. Doğumda ne yapmalıyım, nasıl hateket etmeli, nasıl ıkınmalı, nasıl nefes almalı, yürümeli mi yatmalı mı, bağırmalı mı susmalı mı, sunni sancı nedir, muayene nasıl olacak bir dolu sorular içerisinde döner durur. Bunlara birde çevreden dinlediği doğum hikayeleri eklenince ne yapacağını bilemeyen kadın kendini kısır bir döngüde bulur.

Sevgili anne adayları, keyifli ve heyecanlı bir dönemin başındayken merak ettiğiniz ve sizi endişelendiren şeyler olabilir. Gebelikle birlikte sadece fiziksel değil psikolojik değişikliklerde olur. Çiftlerin yaşam şartları değişir hayatlarına yeni bir birey katılacaktır ve katılacak yeni bireyle nasıl başedeceklerini bilememektedirler. 1900’lü yıllara kadar kadınlar gebelik, doğum ve emzirme eğitimlerini annesinden kardeşlerinden, komşularından öğrenirlerdi. Doğumlar ebeler eşliğinde aile bireyleri desteği ile evde gerçekleştirilirdi. Ya da mahremiyet içgüdüsü ile sakin sessiz bir yerde, gebeler doğumlarını kendileri kendileri tamamen doğal olarak gerçekleştirirlerdi. Şimdilerde halen kırsal kesimlerde ve yerli kabilelerde durum değişmemiştir ve kadın doğal doğumunu yapmaya devam etmektedir. Buna karşın ne yazıkki,  kensel bölgelerde, modern hayat yaşamımıza ne kadar girmişse bu süreç o kadar etkilenmektedir. Doğum alanında enfeksiyon ve ağrının azaltılmasına yönelik kullanılan ilaçlar, endüstrileşme,  doğal süreçte “kadının işi” olan doğum olayının evlerden hastanelere taşınmasına neden olmuş, gebelikde ve doğumda zamana saygı azalmış ve sonuç olarak doğumlar artık  sezaryen olarak kabul görmeye başlamıştır. Yıllar geçtikçe yaşanan değişimler sonucunda kadınlar doğuramayacağına inandırılmış, korkutulmuş ve hoyratça hırpalanmıştır. Aslında içgüdüsel olan ve kadın bedeninin en güzel mucizesi doğum, kadının elinden alınmıştır. Bir çok, sivil toplum kadın örgütleri , “doğumuna, bedenine sahip çık, bedenini kesmelerine izin verme” algısından yola çıkarak, doğumların yeniden doğal olmasına öncülük etmeye çalışmaktadır. 

Gebe  eğitimleri ve doğuma hazırlık sınıfları bu anlayış öncülüğünde başlamıştır. Amaç  gebelik ve doğum sürecinde anne&baba adaylarını bilinçlendirerek, dünyaya sağlıklı birey getirmenin ilk adımlarını oluşturmaktadır. Doğum için anne adayının aklına takılan sorulara cevap bulmalarını sağlayarak, kaygılarından, korkularından arındırmayı hedeflemektedir. Babalarsa, bu çok özel anı kaçırmadan, eşi ile doğacak bebeğinin buluşması sırasında, sürece nasıl yardım edeceklerini öğrenmektedirler.

Siz sevgili anne baba adayları, bebeğinize kavuşma yolunda alacağınız eğitimler, doğum sürecinde sizlere ışık olacaktır. Doğru yerden doğru bilgiye ulaşmak, zihni çok karmaşa hale getirmemek, çok önemlidir. Zihin ne kadar sade/yalın olursa ve içgüdüsel davranırsa, beden buna uyum sağlayacaktır.

Bebeklerinizin sağlıkla dünyaya gelmesi dileğimle...

Gelin doğumunuza birlikte hazırlanalım...


Etiketler : doğum, bebek, anne
Kasım 29, 2016

YORUMLAR

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Doldurulması zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.

2016 © Özgül Kalkır. Tüm Hakları Saklıdır.