Emzirmek, hayatın bahşettiği en güzel en özel zamanlardır. Bir düşünsenize 9 ay boyunca, karnında büyüttüğü bebeğini doğduktan sonra kendi bedeninden gelen, onun için özel üretilmiş memesinden gelen, besinle besliyor. Bu öyle bir besin ki eşi benzeri yok. Bebeğin ihtiyacı olan tüm besin ögelerini karşılıyor. Vitaminleri, poroteini, yağı, suyu sadece onun için üretiliyor annesi tarafından. Sadece besin öğelerini üretmekle kalmıyor, onu bu dünyada daha korunaklı olabilmesi için, bağışıklık sistemini geliştirecek çok önemli maddeleride üretiyor. Anne sütünün içerisinde yer antikorlar, antiefektif, antimiktobial maddeler ve prebiotik, probiotik bu madelerden bazılarıdır. Annenin sütünde bebeğini kanserden koruyucu hamlet maddesi bulunmaktadır ki, bebeğe verilecek diğer hiçbir formül mamada bulamazsınız. Henüz hiç bir formüla besin, annesinin bebeği için ürettiği besine ulaşamadı, ulaşamazda. O yüzden sevgili anneler bebeğinizi onun için ürettiğiniz sütünüzü alması için emzirin. İlk 6 ay anne sütü, su bile vermenize gerek kalmadan bütün besin ihtiyaçlarını karşılayacaktır. 6. aydan itibaren artık ek besinlere başlayarak 2 yaş ve sonrasına kadar bebeğinizi emzirmeye devam edin, çünkü bebeğiniz anne sütüyle beslenmek hakkıdır. Siz emzirme duygusunu yaşarken, bebeğiniz emmenin doyumuna ulaşsın. Bu güzel duyguyu birlikte yaşayın, tadını çıkarın, keyfine varın....
Ben emzirme olayına bebekle annenin muhteşem dansı, bağlanmanın özüdür diyorum.Bu dans bakışmayla başlar, ellerin küçük dokunuşlarıyla farklı poisyonlarla, ritimle devam eder. Ritmi yakalayana kadar dansı öğrenirken biraz zorluklar yaşanıyor gibi olsada, ritm yakalandıktan sonra emzirmek, tadına doyum olmayan muhteşem bir danstır. Sevdadır aslında emzirmek, bitmeyen, tükenmeyen sevgidir. Aşktır esasında, annenin bebeğe aşkı, bebeğin nanneye aşkıdır emzirmek. Bir dergide, emzirme ile ilgili yazdığım yazıyı okuyan bir baba, “Gerçekten de Özgül Hanım, aynen söylediğiniz gibiymiş, emzirmek gerçektende dansta, ritmi yakalamak gibi birşeymiş, yani ritmi yakalamak önemliymiş” demişti de bu geribildirim hoşuma gitmişti.
Hep diyorum zaten, ah o ilk günler yokmu o ilk günler. Bebek ağladığında, anne ne yapacağını, bebeğin elini kolunu nereye koyacağını, memeye nasıl yerleştireceğini bilemez, memeyi nasıl vereceğini, tutturacağını şaşırır, tabiri caizse eli ayağına dolaşır. Bu bebek aç, doymadı, sütünmü yok, süt çok az bebebeğe yetmiyor, napacaz şimdi gibi etraftan bir dolu sesler de cabası... Bu sesler arasında annenin özgüveni kaybolur, bebek ağladıkca anne de ağlamaya başlar, baba şakındır, ne yapacağını bilemez haldedir. Velhasıl bir bebeğin doğduğu o evde, ilk günlerde bir karmaşadır gider... Alınacak pofesyonel bir emzirme desteği sürecin yoluna girmesi için yetecektir.
Aslında emzirmek doğanın en doğal olaylardan biridir. Bebeğini dünyaya getiren her anne zaten içgüdüsel olarak bebeğini emzirmeyi, bebekde içgüdüsel olarak emmeyi isteyecektir. Emzirmek ekolojiktir. Bundan yüzyıllar öncede emzirme böyleydi, yüzyıllar sonrada böyle olmaya devam edecek. Yenidoğan bir bebekle annenin aşkını, o sevgi selinin yerini emzirmekten başka hiç bir şey dolduramaz. Emzirmek anne ile bebeğin bağlanmasıdır. Yeni doğan bir bebeğin, annenin kolarındaki sıcaklığına, memesinden gelen besine, annesinin yanında olmaktan duyduğu güvene ihtiyaç vardır. Emzirmek, işte bu ihtiyaçların, hepsini karşılayacaktır. Onu bunlardan mahrum etmeye hakkımız yok. Sevgili Anneler, bebeğinizi doğumdan itibaren sık sık emzirin, onu annesinden onun için özel üretilen sütünüzle besleyin büyütün. Boool sütlü, boool emzirmeli günleriniz olsun. Sevgiyle, sağlıkla esen kalın.
E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Doldurulması zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.